18.05.2023 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Kalpten kalbe nice yollar vardır bilinmez.
Yollar, yolcular ister. Yolcularınsa yolculuğa talip olmaları gerekir… Yolculukta olacakları göze alması, yola teslim olması gerekir. Oysa bizde, kendine yolculuğa çıkmak zordur, izin verilmez. Hristiyanların dünyaya gelen çocuğu günahkar görüp vaftiz ederek temizlemek istemesi gibi biz de hiç dinlemeden, bakmadan, görmeden şekillendirmek istiyoruz onları. Kalıplara sokmaya zorluyoruz. O yemyeşil çiçek dolu dalları kütük yapmaya zorluyoruz. İzin vermiyoruz ki çiçekler açsın, meyveler versin, kendi kaderini doyasıya yaşasın. Kendilerine bakmayı, tanımayı unutturuyoruz onlara. Büyük hedefler, korkular, hazır planlar koyuyoruz önlerine ki hiç düşünmeye vakti olmadan koşup hedefe ulaşsınlar diye. Böyle bakınca, rahatsız etmese de bizleri ve bin bir çeşit ama ile haklı çıkarsak ta kendimizi, aşıladığımız bu savaş, kavga, mücadele ruhu çok yorucu ve yıpratıcı. Sağlıklı hiç değil. Savaş, korku, kaygı halinde salgılanan hormonlar kısa süreli koruyucu ve etkili olsalar da uzun soluklu yaralayıcı ve tüketici.
Doğan Cüceloğlu’nun kısa bir videosuna denk geldim. “Benimle hiç konuşmamışlar,bana hep nasihat etmişler, beni uyarmışlar sürekli, kimse bana çiçekleri gösterip, konuşmamış” diyordu.Bu video sürekli zihnimde düşündüklerimin dile gelmiş haliydi. Bizler iletişimi bilmiyoruz. Konuşmayı, dinlemeyi, anlamayı bilmiyoruz. Savaşa uygun yetiştirilen herkes, hep kırgın, yorgun, yaralı ve hep savunmada. Beraber yaşarken, çalışırken söylenilen her sözü kişisel algılayıp savunmaya geçiyoruz, saldırıyoruz. Dinleme, tartma ve kabul ya da red hiç olmuyor. Kişisel saldırı olarak algılayıp silahlarımızı kuşanıyoruz. Oysa ki bazı sözler sadece günlük işleyişle alakalı oluyor ve hiç te şahsi saldırı olmuyor. Böyle olunca da başkalarına da benzer korkularla yaklaşıp onlardan gelen sınır ihlallerine hayır diyemiyoruz. Herkesi bizim gibi kırılgan sanıyoruz.
Oysa bir dursak, kendimize baksak, artılarımızı, eksilerimizi, sınırlarımızı bilsek, kabul etsek bu kadar kırılmadan, kırmadan iletişimin yollarını bulabiliriz.
Dünyanın diğer ucundakine ulaşabilecek teknolojiyi bulsak ta kalplere ulaşmayı bilmiyoruz. Çünkü kendi kalbimize bile bakmıyoruz…