22.09.2023 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Bir veli toplantısı gazasından daha sağ çıkmayı başarabildim çok şükür.Öyle çok” ben, ben, ama benim çocuğum, beeenim çocuğum”lu cümle, ima dinledim ki içim dışım ego doldu.Ne olur bu toplantılarda öğretmen bilgilendirmeyi yapsa ve özel sorusu talebi olanlar özel randevu alıp bireysel görüşme yapsalar da bu teröre maruz kalmasam.
“Eğer bir yerde abartı varsa orada patoloji vardır” derlerdi bizim hocalarımız.Bu kadar “ben” diye vurgu yapılan, “ben” yarışına girilmiş bir ortamda bir şeyler yolunda olmasa gerek diyor içimden bir ses
İnsanın gelişim süreçlerinin ilk yıllarında benlik duygusu oluşmaya başlar ve bu zamanla sosyalleşme ile birlikte, birlik duygusuna doğru ilerler.Biricik ve tek olmamız diğerlerinin varlığıyla mümkündür ancak.Ve biriciklik, ait olduğumuz birliğin bir parçası olduğumuz için kıymetlidir. Bizim biricikliğimiz karşı tarafın varlığıyla tescillendiği gibi, karşı tarafın varlığıyla da tehdit altında.Yani biz hem karşı tarafın varlığına; hem de birbirimize ait olduğumuz, birin parçaları olduğumuz düşüncesine, varlığımızı borçluyuz.Yani biz, o birliğin gayrısında, bir öteki taraf olarak var olmaya çalışırsak yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalırız
Yaşama dürtüsü, insanın en kuvvetli dürtülerindendir.Böyle olunca da bir savunma, saldırma ve rekabete de benliği korumak adına giriyor insanoğlu.Normal şartlarda doğasında var olmayan öfke bir şeylerin eksikliği ya da yanlışlığında kendisini bir alarm işareti olarak gösteriyor.Benliğe karşı her tehdit, öfke doğuruyor.Ve bu öfke, sorunları anlamak ve çözmek için kullanılmadığında yıkıcı bir güce dönüşüyor. Aslında orda beklenen benliğe saygı ve birliğin sağlanması. Ama bizler genelde duygularımızı ve onların bize etkilerini bilmediğimiz için onları anlama ve kontrol etmeyi de bilmiyoruz
İnsanoğlunun bu yıkıcı tarafı sebebiyle varoluştan bu yana bu rekabet ve öfkenin yanlış yönlendirilmesiyle yarışlar, kavgalar ve hatta savaşlar yaşamıştır insanlık
Erich Fromm “sahip olmak ya da olmak” kitabında olimpiyat oyunlarının bile oluşumunda rekabetin doğurduğu savaşları kontrol etmek çabası olduğunu vurgulamış
Mevlana ise noktayı koymuş:
“İnsanı insan yapan benlik zannı değil, hiçlik bilincidir”
Selam ile…