03.10.2023 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Bebek dünyaya gözünü açar ve korkar. Ağlamaya başlar. İlk temel arzusu hayatta kalmak ve güvenmektir. Zamanla annesi ona o güveni ve hayatta kalması için gerekenleri verir. Bunlardan emin oldukça çocuğun yeni arzusu ortaya çıkar. Hareket edebilmek. Ama korku ve güvenlik isteği hala ona hayatta kalmak için eşlik eder. Eğer annesinden o güveni alırsa arzusunun peşinden gider. Yürümeye başlar. Bir ömür boyu bu korku-arzu-korku döngüsü devam eder insan için. İçsel bir arzu bizi motive eder. Korku ve güvenlik hissi de kontrol eder. Emin olursak kişisel gelişimimizin bir üst seviyesine çıkmayı deneriz. Tıpki bir merdiven gibi kendini gerçekleştirme merdiveninde yol alırız. Aslında her ebeveynin içsel motivasyonu çocuğunun daha yukarılara çıkması olması gerekirken bizim toplumumuzda bu böyle değildir.
Bireylerin kişisel gelişimi olduğu gibi toplumların da bir gelişim seviyeleri vardır ve maalesef bizim toplum bir yerde korkularına yenik düşüp takılıp kalmıştır ve korku toplumuna dönüşmüştür. Anne babalarımızdan miras kalan bu korkular bize içimizdeki arzulara rağmen devam etmek için güvenlik duygusunu vermediği için ileriye devam etmekten çekiniriz. Burda dururuz ya da gerileriz. Çünkü biz ilerlersek anne babamızla mesafemiz açılır ve bu onları da bizi de korkutur. Ancak bu korkularının ve içlerinde kor gibi yanan arzularının kendi gelişimi için tetikleyici güç olduğunu bilenler, yüzleşip devam edebilirler.
Gelişim seviyelerinin bir yerinde takılıp kalınca korkunun esareti başlar maalesef. Korkuyu haklı çıkarmak için de mağdur edebiyatına ihtiyacımız vardır ki bizim toplumumuzda sevilmenin ön koşulu gibidir. Nerde okudum tam hatırlamıyorum ama toplumlarda sevilme kriterleri vardı yazıda. Mesela başarılı olmak, saygılı olmak gibi toplumların öncelediği kriterler. Bizde mağduriyet öncelenir. Mağdur insanlar sevgi ve ilgi hak eder.
Oysa korkularımızla bir yüzleşsek, bir tanışsak, bize bu yaşam yolculuğunda hayatta kalmak için kattıkları değeri görüp teşekkür edip bir üst seviyeye tırmanma cesaretini göstersek kendini gerçekleştirme yolunda bir adım daha atsak belki yukarılar öyle söylenen kadar kötü değildir de ferahtır ve kuş bakışı her şey daha anlaşılırdır kim bilir?!