09.01.2024 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Lise yıllarımın en sevdiğim zamanları, okul müsamerelerinin olduğu zamanlardı. Heyecanla şiirler, oyunlar hazırlardık arkadaşlarla. Sanırım en çok Sakarya şiirini okumuşuz ki hala ezberimde. “Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?” Bugün kendimi bu mısraları okurken buldum. Sanırım bilinçdışım bana bu şiirle sesleniyor. İçimden insanlığımızın öldüğüne dair düşünceler geçerken birden bu şiiri okumaya başladım. Duygularımın tercümanı oldu bu mısralar.
Boğazım düğüm düğüm, ağzımı açıp her söylediğim sözden utanarak, ‘’yaşıyormuş gibi’’ yapabiliyorum sadece. Dün gece çocukları uyutamadığımdan bunalınca kalabalık ailelerin müstakil evlerde yaşaması gerektiğini düşünmüş bulundum ve içimi o an kocaman bir utanç kapladı. İnsani olan bu olsa da insanlığın bittiği günlerde insani yaşama şartlarının hayalini kurmak ya da aklından geçirir gibi olmak bile boğazında kalıyor insanın. Binlerce insan aylardır korku, soğuk, açlık içindeyken sığınacak yer bile bulamazken daha insani olur dediğim her durumdan tiksiniyorum. Çocuklarıma sinirlenecek gibi oluyorum çocuğuna sarılıp uyuyan babanın “ölürsek birlikte ölelim” sözleri geliyor aklıma. “Hava çok soğudu” diyorum “evsiz kardeşlerim ne yapacak?” geçiyor zihnimden. Acıkıyorum, canım bir şeyler çekiyor elim gitmiyor hazırlamaya. Her geçen gün dünyanın daha bir korkunç yönünü görüyoruz. Hava karardıkça kararıyor. Kalplerimiz üşüdükçe üşüyor. Nereye bu dünyanın gidişi aklım almıyor. Hayatın can damarlarını kestiler ve üzerimize ağır bir yaşamak utancı sıçradı. Bu utançla ne yapılır bilmiyorum. Acıdan kayboluyor benliğim ama hakkım var mı, bu da mı şımarıklık bilmiyorum. Sanki kalbimi dondurmuşlar ve beynimi boşaltmışlar gibi. Sadece incecik bir mecburiyet bağı ve her şeyi son nefesime kadar anlatma isteği, onların kısılan seslerine yankı olma isteği tutuyor beni hayatta. Onlar özgür ruhlarıyla şehadete koşarken Hz Hüseyin gibi ve benim ruhum esirken bu iğrenç düzende, olamasam da bir Hz Zeynep, anlatırım diyorum bu zulmü, ben de gücüm yettiğince.
Ve sonra Şehit Profesör Refaat Alarer’in vasiyetini mırıldanıyor kalbim acıyla
“İlla ölmem gerekiyorsa, sen yaşamalısın…
Hikayemi anlatmak için…”