06.05.2022 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Ben şair değilim, yazar da değilim ama şiire, söze, kelama ve onların ifade şekline, onlara hakim olanlara hayranım…
Sözün binbir ifade şekli varmış…
Kelime de gerekmezmiş bazen…
Odamın karşısındaki ağaç bana Elif’i fısıldıyor mesala…
İlk çiçek açtığında hayranlıkla adını araştırıp bulmuştuk…
Erguvan zamanıydı İstanbul’un ve biz demiştik ki “olsun bizim erguvanımız olmasa da sigara ağacımız var”…
Altında durup yapraklarını inceleyip çiçeğini koklamış ve sevmiştik ağacımızı…
Şimdi o ağaç çiçekleriyle gene gelin gibi olmuşken tek kelime etmeden bana elifimle geçirdiğimiz o anları söylüyor mesela…
Erguvanlar da söylüyor…
İstanbul’u mora boyadılar ama Esenlere çok uğramadılar gene…
Elif erguvan vakti iç çekmişti; ”neden buralarda yok, buradakiler de tanımalı erguvanı, onların da mor çiçekleri açmalı gönüllerinde” demişti…
Gene geldi şükür erguvan vakti…
Şimdi Elif başka diyarlarda “gene seviyor mudur erguvanları?” diyor mesela her gördüğüm erguvan ağacı da bana…
yada acaba başka hangi ağaçları sorgulamış, öğrenmiştir diyor her öğrendiğim yeni ağaç bana ve içimden konuşuyorum onunla gene her çiçeğim yeni bir filiz verdiğinde. Yavru filizlerin büyümesini izlemeyi çok severdik mesela ikimiz de. Bu sabah gene baharla uyanan bütün filizleri sevdim Elif’i anarak…
Ve ben biliyorum ki o da her gördüğü yeni açan filizde beni anıyordur…
Yüreklerinizi, anlarınızı emanet ettiğiniz ve emanet olduğunuz yürekler olması, gönüllerinizin bahar yerine dönmesi duasıyla…