11.07.2022 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Nedir bu virane mekanlarla aramızdaki bağ?
Pervane gibi oluyorum her gördüğümde.
Beni çekip götürmeseler kıpırdayamıyorum hiçbir yere.
Suluova’daki evimizin yanında da vardı yıkık bir ev.
Oynardık hep içinde.
O günleri hatırladığımdan mı bilmiyorum bu yakınlık hissi.
Benim gibi izlemeye doyamayıp içine doğru çekilenler olduğu gibi;
bir de görünce rahatsız olup uzak duranlar var…
Nedir beni çeken bu viranelerde?
Yada neden sevmez bazıları?
Yaşanacakken yaşanamayanlar mı?
O mahzun bekleyiş mi?
Böyle harabe olmuş olmak mı?
Yada o ağız dolusu yaşanmış ve bitmiş olanlar mı?
Bilmiyorum ama hüzünlü bir yanı var bu viranelerin
ve beni de kendine esir ediyorlar.
Uzunca bir zaman etkisinden çıkamıyorum.
Bakmalara, hayal etmelere, düşünmelere doyamıyorum.
Bir yanım da sürekli kanıyor izlerken…
Nasıl insan hikayeleri beni kendine çekiyorsa yaşanmışlığı olan mekanlar da çekiyor…
Bütün anlamlı hayat hikayelerinin yolu mutlaka acıdan geçmiştir.
Benim yüreğimin de acıyı ve acının kattıklarını bildiğinden midir yaşanmışlığı olana bu bağlılığım?
Yada belki bu binaların sahipsizliğinden aldığı hasarlar mı bana tanıdık?
Bu korunmasızlığı, yalnızlığı…
Mekanların ruhu varsa ki bence var;
bu viraneler de sesiz sessiz ağlıyorlar tıpkı divaneler gibi…
………………………………
Söylenen şiir İran yapımı Şehrazad adlı diziden alıntı :
“virâne kalbime ne yaptın?
bak deli aşkım, ne yaptın?
alışkanlık kozasında rahat uyuyordum
kelebek kanadıma ne yaptın?
gözlerinin kadehinden daha içmeden sarhoş oldum
meyhanem sarhoş oldu, ne yaptın?
yaslanılmaya layık değil miydim?
omuzlarımın hasretine ne yaptın?
beni yordun, kendin de yorgun gittin
ey yolcu! yuvama ne yaptın?
dünyam yağmurlu oldu gözyaşlarınla
yuvamın çatısına ne yaptın?”