05.11.2022 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Ağlayarak doğarız ama içimizde bir yerlerde yaşamanın umudu saklıdır.
İlk adımlarımızı düşerek atsak ta kalkmanın ve yeni yerler keşfetmenin heyecanı olur içimizde.
Sınavlara girerken gerilir, stres oluruz ama gelecek güzel günlerin umudu olur gene de içimizde.
Hastalandığımızda iyileşmenin umudu tutar bizi yüreğimizden.
Ve geçecek deriz, bitecek iyileşeceğiz deriz…
Hatta kendimizi kaybederiz bazen bu hayat telaşında ve sorgularız, kendimizi ararız ama biliriz o zaman da içimizde bir yerlerde saklıdır özümüz ve onu bulacağımıza inanırız en derinden bir umutla..
Hayat bin bir güçlükle, hilelerle sunarken hünerlerini, içimizde bir yerlerde biliriz gene de güneşin bir şekilde doğacağını…
Ama ya yaşlılık?
Ya o beklenen zaman gelip te belimiz doğrulamayacak şekilde büküldüyse;
gözlerimiz düzelmeyecek şekilde karardıysa;
kulaklarımız işitmez, ellerimiz tutmaz olduysa;
Ya zihnimiz biz gençken susmadan konuşup binbir oyunla bizi meşgul ederken şimdi bir gelip bir gidiyorsa ve hatta gitmeleri gelmelerden fazlaysa neye tutunacağız o zaman?
Hangi umut teselli edecek o zaman yüreğimizi?
Yalan mıydı şimdiye kadar her daralıp bunaldığımızda sığındığımız tesellilerimiz?
Yada bu geldiğimiz yolun sonu mu yalan şimdi?
Yada biz neyi kaçırıyoruz sürekli?
Neyi görmezden geliyoruz?
Bu sona kadar birlikte getirdiklerimiz, yol boyu inşa ettiklerimiz bizi hızla terk etmeye başladıysa neyle teselli olacağız o noktada?
Ya bu dünyalık tesellilerimiz de artık tükendiğinde ne avutacak yüreğimizi?
Ne diyeceğiz yüreğimize?
Yada aslında hep demeli miydik o noktaya gelmeden dememiz gerekenleri?
Daha ilk günden bu geçiciliği bilerek mi başlamalıydık?
Acaba biliyorduk ta unuttuk mu?
Vererek öğretmek istedi Rabbimiz de, biz anlamayınca şimdi de alarak mı anlatıyor bize?
Nasıl da acı veriyor o yıllardır takip ettiğim yaşlı hastalarımın zamanla geri dönüşsüz olarak kaybettiklerini görmek ve zamanla teker teker onları kaybetmek…
Bütün tesellilerimiz, bahanelerimiz bitmeden görsek mi artık tek gerçeği..
Yarın geç olmakla meşhurken, biz geç olmadan anlasak mı gerçeği?
Nasıl geldik te gidiyoruz bile,
ah bir bilsek,
bir akletsek…