23.06.2023 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Ruh ve beden bütünlüğü sürekli vurgulansa da gözümüze gönlümüzden daha çok güveniyoruz. Gözümüzle gördüklerimize direk bir kabulümüz var ama gönlümüzle bildiklerimize hep bir acaba ile bakıyoruz. İnsan elini, kolunu, gözünü görüp bilir ve bu bedeniyle insan olduğunu bilir de, Adem olduğunu bilmesi için kendisine gönlüyle bakması gerektiğini bilmez. Rab Ademin elini, kolunu, bedenini ve eşini yarattıktan sonra bir de ona iradesiyle hata yapma hakkını verince tam insan oldu ve dünyaya gönderdi. Yani biz elimizle, kolumuzla, ruhumuzla yaratılmıştık ama dünyaya gelişimiz diğer bir parçamız olan hatamızdan oldu. İnsana noksanlıkları gösterildi ve dünyaya gönderildi. İnsan yanılma ve hata yapma hakkı verildiği için insan oldu. Şeytanla farkı ise şeytan noksanlıklarını kabul etmedi isyan etti. Adem bildi, kabul etti. Kendini noksanlıklarıyla bilen ancak tam ve kusursuz olan Rabbini bilir Ona yönelir. Yani insan olarak dünyada yaşamanın birinci şartı eksik noksan ve şaşar olduğumuzu bilmek.
Bize giydirilen beden ve yaşadığımız dünya bir tarafımız, eksik noksanlıklarımızla kendini arayan bilen ruhumuz bir tarafımız.
Hayvanlar, bitkiler ve diğer canlılar alemi gibi insanlar alemi de binbir çeşit yaratılmış olsa da bedenlerimizdeki bu kadar benzerlik bizim ruhsal olarak ta birbirimizdeki farklılıkları yok sayıp hepimizi aynı yapma çabamıza sebep oluyor. İdeal insan şablonu oluşturulmuş bir çok toplumda ve bu şablon üzerinden birbirimizi evirip çevirmekle uğraşıp kendimize dönemiyoruz.
Hiç bir hayvan kirpinin dikenlerini yolmaz, hortumu var diye file gülmez. Hiç bir fil de hortumundan utanmaz. Biz insanoğlu ise eksikliklerimizden utanıp, kendi eksikliklerimizi görmemek için hep başkasının eksiklikleriyle uğraşıyoruz ki bu eksiklikler kime neye göre eksiklik onu bile bilmiyoruz. Belki onlar bu eksiklikleriyle tamdır. Neden kirpinin dikenleri yolunsun ki filin hortumu var diye.
Herkes kendine dönebilse, kendini de bütün noksanlıklarıyla sevip hata yapma ve ordan dönme hakkını kendine verip kusursuz olmadığını, insan olduğunu bilse ve Adem olduğumuz noktasında barışsak; dünyayı da cennet sanmaktan vazgeçsek daha yaşanılası olur mu ki bu hayat?
Selam ile…