01.11.2023 tarihinde Instagram’da yayınlanmıştır.
Sürekli düşünüyorum bu ara “nasıl bir zamana kaldık” diye. Sanırım hepimiz içinde bulunduğumuz çağa öfkeliyiz. Cahit Zarifoğlu boşuna dememiş “Ben bu çağdan nefret ettim. Etimle kemiğimle nefret ettim.” diye. Tarihe bakıyorum. Birinci ve ikinci dünya savaşlarını görmüş ya da yaşamış yakınlarımız vardır hepimizin. Dedem bacağında kurşunla yaşıyordu. Berlin duvarının yıkıldığı görüntüleri şaşkınlıkla izlediğim an, benim hala aklımda. Almanya’da yahudi kamplarını gezdiğimdeki acı ağır bir yük kalbimde. Çocukluğumda yaşanan Irak savaşı sırasında televizyondan haberleri izlerken yaşadığımız korkuyu ve siren sesleri hakkında bilgi verilişini ve o siren seslerini kaygıyla öğrenmeye çalıştığımı hatırlıyorum. Bosna savaşı geliyor sonra aklıma.Bosna’da duvarlarda hala duran kurşunları gördüğümde ve o tünele gittiğimde yaşadığım acıyı hatırlıyorum. O soykırımda da dünya suspustu gene. Gözlerini, kulaklarını kapatıp nasıl da izlemişlerdi. Nasıl da toplu mezarlarla yok etmişlerdi binleri. İnsanları sayı ile belirtmek beni kahrediyor. Uzaktan bir tanıdığım bile benim için bir sayıya indirgenemezken, tanıklık ettiğim acıyı sayıyla anlatmanın ağırlığı kahredici.
Ama hepimiz o mavi kelebekleri de biliyoruz Bosnadan. Tek tek o cenazeleri ortaya çıkaran kelebekler, onların şehadetinin şahidiydi. Biz o kelebekler gibi fillerle savaşan ebabilleri de biliyoruz. Üzerime düşeni yapmadan mucize beklemiyorum ama asla. Kendi çaresizliğime öfkem büyük. Gene Bülent parlak fısıldıyor uzak diyarlardan; “Bu çağdan etinizle, kemiğinizle nefret edeceğinize bir şeyler yapın. Güzel bir şeyler. Yerdekiler ve göktekiler desin ki “Orada güzel şeyler yapan birileri var.” Hepimizin üzerimize düşenleri elimizle, dilimizle ve diğer bütün imkanlarımızla yapmamız gerektiğini biliyorum. Ama bir o kadar da iman ediyorum ki benim Rabbim bu yaşananları onların yanına bırakmayacak. Makamına aldıklarını en güzel şekilde karşılayacağı gibi ahlarını da yerde bırakmayacaktır.
O gün geldiğinde süzülür yeniden semalarda mavi kelebekler biliyorum. Dökülür göğe yükselen bütün ahlar, ebabil ebabil yeryüzüne biliyorum. O günün gazabından Rabbime sığınıyorum ve bugünün hakkını vermek için dua ediyorum bütün mahcubiyetimle…