13.01.2024 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Her şey insana doğru bakmakla başlıyor. İnsanı doğru anlamakla. Bu tam mümkün müdür bilmiyorum ama buna çabalamak gerek ondan eminim. İnsanın belki de en büyük çıkmazı tek tip bir beden elbisesine ihtiyaç duyması. Bu elbise bizleri dış görünüşte birbirimize çok benzer yapsa da insanlar mizaçları gereği birbirinden çok farklıdırlar ama bunu bilmezler. Herkes hayata ve diğerlerine kendi gözleriyle bakar ve herkesten de bunu bekler. Oysa bitkiler ve hayvanlar dış görünüşleri ile de çeşit çeşittir ve birbirlerini kendileri gibi olmaya zorlamazlar ve kendilerinden yola çıkarak bakmazlar diğerlerine. Bizler de onların çeşitliliklerini dışarıdan görürüz ve bir kuşun balık olmasını beklemeyiz. Ama insanlar birbirinden çok şey bekler. Hem de karşısındakinin yapamayacağını bilmeden ona zulmeder beklerken. Çocukken bu yargılara, bize dayatılanlara, bizden beklenilenlere bakarak bir geçici benlik algısı oluştururuz ki bu çoğunlukla kendimiz olmaktan uzaktır. Biz hayatta kalabilmek adına uyum sağlarız buna ama var olamayız.Aynı bedenimizin doğumu gibi ruhumuzun da doğuma ihtiyacı vardır ve bunu bu sefer biz kendimiz yapabiliriz ancak. Bunun için kendimizi dinlemeye, duymaya, görmeye, anlamaya ihtiyacımız var. Herkesin farklı olduğunu ve bizim de onlar gibi olmak zorunda olmadığımızı, kendimize özgü güzelliklerimiz ve çıkmazlarımızın olduğunu kabul etmemiz lazım en baştan. Eksik ve farklı yönlerimiz gibi bize özel, özgün yanlarımızın da olduğunu ve ancak bunlarla barışıp kendimiz gibi var olabildiğimiz zaman esenliğe kavuşacağımızı bilmemiz lazım. Eksikliklerimiz ve karanlık yanlarımız bizim, bize ait. Onları bilirsek kendimize yüklenmeyiz, kontrol bizde olur. İstek ve arzularımızı yani iç motivasyonlarımızı bilirsek de içimizdeki o potansiyeli gerçekleştirmeye yaklaşırız. Arzular bizim iç motorumuzdur aslında. Uyum sağlamaya çalıştıkça ise bir zorlantı ile yaşarız. Balığın kendini uçmaya zorlaması balığa mutluluk getirir mi? Mutluluk kendini görmekte, kendini bulmakta, kendine kendi saf gözlerinle bakıp kabul etmekte, kendindeki potansiyeli ortaya koymakta.
insan kendini bildikçe, kendine ait olmaya başladıkça diğerlerinin de başka olduğunu kabul etmeye başlıyor. Onlara dayattığı bir çok şeyden vazgeçiyor ki bir çoğunu dayattığının farkında bile olmadan, doğruyu tek sandığı için yapıyor bunu. Oysa doğru tek bir merkez olsa da ona giden onlarca yol var. Ve herkesin yolu kendisine özgü ve özgün. Bazısı düzende bulur kendini, bazıları karmaşada, bazıları sakinlikte, bazıları heyecanda, birileri canı yanınca yere yatar saatlerce ağlar da diğeri hemen zıplar ayağa kalkar. Herkes çeşit çeşit. Herkesin yolu da çeşit çeşit. Hakikat tek ama yollar çeşit çeşit. Herkes kendi yolunda yürürken mutlu. İnsan kendisiyle barışınca huzurlu. Bütün o dayatılanları ve kendisinin ötekine dayattıklarını bırakınca özgür ve ferah. Birliğe varana kadar yürüdüğümüz yollara ve yolculuğumuza sahip çıkmak dileğiyle…