07.03.2024 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Benim bir dayım ölmüş. Ben yokmuşum daha. Eşi hamileymiş. Ben onun varlığından haberdar olduğumda susmayı da öğrendim. Çünkü onu konuşmak yasaktı. Duvarda bir fotoğrafı vardı ama üstü bir bezle örtülmüştü. Kılıfındaki kuranla yan yana asılıydılar duvarda. Açmak, bakmak, onun hakkında konuşmak yasaktı. Küçük abim üzülürdü ondan bahsedersek. Dayımın oğlunun ismi de Seyit’di. Aynı dayımın ismi gibi. Ama ona Seyit diyemezdik. Çünkü dayımı anmak acıydı ve bu acıya kimse dokunamıyordu. O sebeple adı küçük olarak kalmıştı hep. Dayım büyük Seyit, oğlu küçük Seyit. Ama Seyit’ini demek yasak. O sadece küçük. O üstü kapalı ve duvarda asılı fotoğraf bizim çocukluğumuz için acının adresiydi. Ben dayımın yüzünü küçük abim evlenince görebildim. Çünkü eşinin ilk yaptığı hepimize onun adının Seyit olduğunu ve bir babasının olduğunu öğretmekti. Sonradan öğrendim ki annesi de varmış küçük abimin. Ama onu doğurunca anneanneme bırakıp yeniden evlenmiş. Yıllarca da yeni kocası izin vermemiş görüşmelerine. Sanırım Seyit abimin düğününde ilk kez görüştüler. O an gözümün önünden gitmiyor. Küçük abim durmuş annesinin ona gelişini bekliyordu. Onu o bıraktığı evde yıllar sonra düğününe gelebilmişti ancak. O büyümüş evleniyordu. Kardeşleri de olmuştu. Onlar da gelmişti düğüne. Seyit abim hep mazlumdu. Onlara dahil olmak isterken öyle uzaktan izleyişi gitmez gözümün önünden. Dayımın hikayesi yarım kalmıştı acı bir şekilde. Bu hikaye en çok oğlunda olsa da, sevdiğinde, annesinde, babasında, kardeşlerinde, arkadaşlarında ve diğer bir çok sevdiklerinin hayatlarında da yarım kaldı. Benim de o tarafım hep yarım. Bir insan gidince sadece bir hikaye yarım kalmıyor. Dokunduğu herkesle olan onlarca hikayesi de yarım kalıyor. Bir zincir gibi sanki, kopunca dağılan bir zincir. En çok koptuğu yer dağılsa da diğer uçları da bundan nasibini alıyor.
Sonra durup dünyaya bakıyorum. Son zamanlarda ne çok acı biriktirdik, ne çok yarım hikaye savruldu göğe. Dünyanın bir tarafında kopan bu kıyametin bize dokunmayacağını mı sanıyoruz? “aman şimdilik iyiyiz” diyecek kadar boş mu verdik? Bu acı hepimizi yakacak. Onca yarım hikaye gelip bizi bulacak. Zincir koptuğu yerden dağılacak ve hepimiz bedelini ödeyeceğiz!