06.06.2024 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Cioran okuyorum. Ya da okumaya çalışıyorum. 2022de almışım kitabını. Tarih atmışım. Görünce şaşırdım. Bu kadar zaman geçtiğini bilmiyordum. Bir iki kere deneyip bırakmıştım. Bu sefer zorladım ama kendimi. Zorladıkça da iyi ki dedim. Bazı kitaplar gerçekten emek istiyor. Ne kadarını anlayabildim kitabın bilmiyorum. Cioran hakkında da biraz araştırma yaptım. Uykusuzluk başının belasıymış. Uykusuz gecelerinde yazmış ama kitap olsun diye değil de terapi niyetine, “yazmasaydım delirecektim” diyerek yazmış. Bizim Said Faik Abasıyanık da benzer şekilde yazıyor. Yazmak gerçekten şifa gönle. Ben de içimde kanayanı ya da zihnimde çağlayanı susturamıyorum yazmayınca. O susmayınca da ben nefes alamıyorum.
Aslında kitapta beni benden alan çok yer var ama iki konu çok vurucuydu. Herkes zaten kendinden bir şeyler arar her yerde. Ve herkes kendinden bir şeyler bulur.
Biri melankolinin bir çeşit narsizim olduğunu belirtmesi ki düşününce her ne kadar melankoli benim için de bildiğim bir şey olsa da hak verdim ona.
Bir diğeri ise çok daha fazla şaşırttı beni ki; sanırım orda da haklı.
Cioran tembelliği cennet kalıntısı olarak adlandırıyor. Önce bir “nasıl yani?” dedim sonra cennette her şeyin hazır geleceği düşüncesi ve cennetin özümüze tanıdık olmasından dolayı onu da kabul ettim.
Her kabul bir yargıyı yıkıyor içimde. Yıkılan her yargım beni özgürleştiriyor. Kitabı okuyarak tembelliğin düşüreceği çıkmazları da anlamaya çalışmak lazım ama.
Melankoliyle yakınlığımdan dolayı oralarda da bir oyalandım. İçimde yıkmaya çalıştığım egolarla yüzleştim. Uzun zamandır ben dediklerimi atıyorum bir bir. Ama daha bilmediğim ve hiç ummadığım yerlerde gizlenenler de varmış.
Yeniden bir çok kavramı deşesim geldi. İçlerini bir bir boşaltmadan anlaşılmıyor bir çoğu. Bildiğim her şeyi ters düz edesim var. Zaten baharla birlikte bugünlerde iyi bir temizliğe giriştim. Ne var ne yok atıyorum.
İnsan bütün gereksiz yüklerini de böyle kolay atabilir mi ki?
Ne güzel demiş Cioran:
“Hiçbir kriterin olmadığı bir dünyada yaşamak isterdim… Hiçbir prensibin ve formun olmadığı bir dünya! Bir dünya ki, belirsizlikler diyarı; çünkü bizim şu ana dek yaşadıklarımız tamamen formlara, kriterlere bağlı, o kadar yavan”