Ah girdin mi gönlüm gene hazan mevsimine…
Yüreğin yangın yeri mi gene…
Gene açıldı mı bütün defterler, hesaplar, sorgulamalar, acabalar, nedenler, nasıllar…
Daraldı mı gene yüreğin ve başladın mı gene çareler aramaya, çabalamaya, çırpınmaya…
Nasıl bir yürek yangını Allahım bu; yüreğim yanarken korkudan, tir tir titretiyor bedenimi….
Nasıl da kolayca söyleyi veriyor değil mi insan gönlünde baharlar, umutlar çiçek açmışken sabret, geçecek demeyi…
Oysa benim yüreğim de biliyor, tanıyor en yakın evvelinden bütün o hazanların, kar, kış, boranların geçtiğini, geçeceğini…
Geçirdiği kara kışlardan biliyorken yüreğim; bütün hüznü, acıyı, korkuyu, kaygıyı; düşünüyor şimdi yine yeniden kara kara; hazır mıyım gene ayaza, borana, kaygıya, korkuya,kara kışa…
Oysa bahar şöyle bir görünür gibi olmuştu sadece ve daha yüreğimin kemikleri ısınmamıştı bile…
En nadide çiçeklerim de açmayı bekliyordu aslında daha…
Ve zaman daha baharı gösteriyordu, nasıl da döndüm hiç farketmeden kara kışa…
Hayır!! Hazır değil yüreğim anlıyorum ben…
Yüreğimde kopan kıyametlerin bütün bedenimi işgal etmesinden anlıyorum; gene çok savunmasız yakalandım…
Yüreğimdeki fırtınalardan hissediyorum, çok çetin geçecek bu kış…
Allahım esirgeme rahmetini, geciktirme baharlarımı, yazımı….