08.12.2022 tarihinde Instagram’ dan yayınlanmıştır.
Yunaklık nedir bilir misiniz?
Ben küçücük bir kızken tatilde babaannemlere geldiğimizde bu yolda koşarak aşağıya çeşmeye iner, küçük kovalarla eve su taşırdım kendimce ve yarısını da dökerdim muhtemelen taşırken. Her ne kadar oynayacak bir şey bulamasak ta köyde, hayatın içine böyle bir yerlerden dahil olunca güzel olurdu bizim zamanımızda çocukluk.. mesela yayıklar vardı tereyağı için. Biz salıncak gibi üstüne otururduk bizi de sallarlardı…
işte o küçücük halimizle koşa koşa bitiremediğimiz bu yol köy çeşmesine çıkardı ve çeşmenin iki ucu vardı. Biri önde insanların su çektiği çeşme ve önünde hayvanların su içtiği yalak. Diğer ucu ise duvarın öteki tarafındaki dört tarafı duvarlarla çevrili bir yunaklığın içine akardı ki orda ateşler yanar, kazanlar kaynar, çamaşırlar yıkanır, banyolar yapılırdı. Bu yunaklığın kapısı yoktu ve yukarıda pencere gibi bir yeri vardı ama çocuklardan başka kimse olmazdı oralarda çamaşırlar kazanlarda kaynatılıp tokaçlarla taşların üstünde dövülerek yıkanırdı. Tabii çocuklarda bakır leğenlerin içinde sıcacık sularla yanarak ama aynı zaman da suyun dökülmediği zamanlarda da titreyerek çitilenirlerdi resmen😂Bir gün gene babaannemle yunaklıktan dönerken kazanları o ateşlerden kalan küllerle parlattığını görünce çok şaşırmıştım. Yaraya da çaput yakıp basarlardı mesela. Külün bu faydalarını onlar tecrübe ile biliyorlarmış. Bunları araştırdığımda ise bütün bu çocukluk tecrübelerime rağmen en çok üzüldüğüm şöminemizin küllerinin kıymetini bilemeyip atmış olmam oldu.
Bu yunaklıklar dışında evlerde de odaların içince oturma alanının içine gömülü üstü sedirle kapalı ama açılabilen 1m2den küçük alanlar olurdu. Sular kaynatılarak oralarda da banyo yapılırdı. Amcamın evinden kalan bu banyo ve mutfak ta var fotoğrafta. Bu eve 5 çocuklu bir aile sığıyordu.
Gönüllerimiz sığıyorsa bir mekana bedenlere de bir şekilde yer bulunuyor elbet…
Gönüllerimizin hala orda kaldığı özlemle andığımız huzur bulduğumuz mekanlar yıkılsa da hatıralarımızda hala bize meskenlik etmeye devam ediyorlar… ve böylece bir kez daha anlıyoruz ki sadece bedenlerin değil yüreklerin de meskenlere ihtiyacı var ki bizi gönüllerinde ağırlayan sevenlerimiz sevdiklerimiz var olsun…