Arzu Tatlı doktor olarak Türkiye’ye dönerken, Nevin Öner Karakuş ise 13 yıl sonra afla mezun oldu
28 Şubat sürecinde ikna odalarına alınarak başörtülerini açmaları için baskı yapılan öğrencilerden Arzu Tatlı, yurt dışında okuduktan sonra doktor olarak Türkiye’ye dönerken, Nevin Öner ise 13 yıl sonra afla üniversiteye dönerek mezun oldu.
1997-1998 eğitim-öğretim yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanan Arzu Tatlı, başörtülü olduğu için üniversitenin ikinci döneminde kayıt yaptıramadı. 28 Şubat mağduru olan Tatlı, Almanya’ya giderek tıp fakültesi okudu. İstanbul Üniversitesi’nde 3’üncü sınıf öğrencisi olan Nevin Öner Karakuş ise 4’üncü sınıfa kaydını yaptıramadığı için okuyamayınca, okulla ilişiği kesildi. Doktor olarak Türkiye’ye dönen Tatlı ve 13 yıl sonra afla üniversiteye dönerek mezun olan Öner, o günleri AA muhabirine anlattı.
28 Şubat günlerini unutamadığını aktaran Tatlı, yapılan haksızlıklara mücadele ettiklerini ancak başörtülerini açmaları için kendilerine baskı yapıldığını kaydetti.
O günleri unutamadığını söyleyen Tatlı, ikna odasına alındığı günü şöyle anlattı:
“Karşımda oturan kadın, böyle okuyamayacağımı söyledi, ‘Okumak için artık bir tercih yapmalısın, yazık olacak bu kadar emeğine, yazık günah’ diyerek psikolojik ajite etmeye çalıştı. Kayıt için ikinci dönem geldiğimiz yer kütüphane gibi bir yerdi. Kitaplıkları ters çevirdikleri bir yer vardı, arka kısımlara masa koymuşlardı. Başörtülü gelen arkadaşları, hocalar oraya çekip ikna etmeye çalışıyorlardı. İlk başta güzel konuşuyorlar, ‘Canım kızım, güzel kızım, çok akıllısın, çok güzel bir bölüm kazandın, gerekirse sana burs veririz, seni kurtaracağız bu eziyetten, başörtünü aç, üniversiteye kaydını yapalım’ diyorlardı. Ben de başörtülü devam etmek istediğimde çok değiştiler, ‘Seni değil bu üniversitede, bu ülkede barındırmayacağız. Seni bu hayatı dar edeceğiz, bundan sonrası senin için karanlık’ diyerek azarladılar. Aynı korkuyu hala hissediyorum çünkü o sırada bacaklarımı tuttum korkudan titrememeye, korkumu belli etmemeye çalıştım.”
Daha sonra derslere alınmadıklarını kaydeden Tatlı, bu durumun kanuna aykırı olduğunu söylediklerini ancak yine de içeri giremediklerini belirtti.
Kazandıkları üniversitelere başörtüsü nedeniyle alınmadıkları için eylem yaptıklarını dile getiren Tatlı, “Yasaklar önce Cerrahpaşa’da başlamıştı, biz o söylemleri duymaya başlamıştık. Sonra Beyazıt’ta da oldu ve Türkiye geneline yayıldı. Sesimizi duyurma adına eylemler yaptık. Toplu eylemler yapıp birileri bizi görsün istedik. El ele eylemleri yapıldı. Beyaz yürüyüş yapıldı, beyaz önlüklerimizi giyip Ankara’ya yürüdük. 15-20 öğrenciydik biz, Ankara’ya geldiğimizde çok büyük bir konvoyla varmış olduk. Ama Meclis’te hiçbir muhatap bulamadık, görüşemedik. Bütün eylemlerimiz ve çağrımız dostluktan yanaydı. İstediğimiz tek şey okulumuza gidebilmekti.” diye konuştu.
Eylemler sırasında vatandaşlar tarafından kendilerine destek verildiğini ancak yasakları koyanların kendilerini duymadıklarını ve duymak istemediklerini kaydeden Tatlı, o dönem hissettikleri en bariz duygunun çaresizlik olduğunu ifade etti.
Üniversite hayallerinin elinden alındığını söyleyen Tatlı, daha sonra üniversite okumak için Almanya’ya gittiğini, tıp fakültesini okuduğu sırada Türkiye’ye geldiğini ve yargılandığını belirtti.
Tatlı, “Girişte beni tutuklayacaklar diye düşünüyordum. Ankara’ya giderek ifademi verdim. Suçumu okudular, başörtüsü takıp halkı kin ve bölücülüğe teşvik etmek. Başörtülü-başörtüsüz ayrımı yapmak. Ama ayrıştırılan asıl bendim, bunun suçu da bana yüklendi. Gerçekten suçu olmayan bir çocuğa yapılmaması gereken bir şeydi. Sadece kazandığı okula gitmek isteyen bir çocuğun hak etmediği bir şeydi.” ifadelerini kullandı.
“Geç kalmışlığın bedelini ödedim, ödüyorum”
1997 yılında İstanbul’da başlayan üniversite hayallerini Almanya’da devam ettirdiğini, 2008 yılında üniversiteyi bitirdiğini ve o sırada iki çocuğu olduğunu kaydeden Tatlı, “Zaten sizden yıllar çalınmış oluyor. Siz hayatın çok gerisinde kalıyorsunuz. Evlilik, çocuk hayatın bir köşesine sıkıştırmaya çalışıyorsun. Arkadan koşuyorum ben. Uzman olmayı çok istiyordum ben. Çok idealist bir çocuktum. Ama geç kalmışlığın bir bedelini ödedim, ödüyorum.” diye konuştu.
Yurt dışına çıkabilen arkadaşlarının o dönem Avusturya, Macaristan, Rusya gibi ülkelere giderek okuyabildiğini aktaran Tatlı, “Okulunu yeni bitirenler bile oldu. Bu insanların iade-i itibarlarını kazanması gerekiyor. Yurt dışına çıktığımızda bize, ‘Neden geldiniz’ dediklerinde ‘Ülkemde okumaya devam edemedik’ diyerek şikayet etmekten bile utandık ve demedik, dillendirmedik, ‘Böyle olması gerekiyordu’ dedik.” dedi.
Almanya’da Tıp Fakültesini tamamlayan ve Esenler’de Aile Sağlığı Merkezinde çalışan Tatlı, sözlerini, “Hayallerinin elinden alınması, geleceğe dair umutlarının çalınması var, ötekileştiriliyorsun, dışlanıyorsun. Korku var. Çünkü ciddi tehditler alıyorsun ve ne yapacağını bilmiyorsun. Bizim yurdumuzun basıldığı günler oldu. Bırakın hayal kurmayı, ciddi korkuyorsun.” diye tamamladı.