09.05.2022 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
İstanbul’da 5 çocuklu bir anne olunca çoğunlukla sabah, öğle, akşam servise çıkıyorum. Ama araya bayram girince ben unutup öğle arasında uzun uzun çay, kahve, muhabbetle yemeğimi yiyip, tam mesaiye başlayacaktım ki Zeynep; “anne nerde kaldın? Okula geç kaldım.” diye arayınca uyandım ve söylenmeye başladım. “ Şimdi mi aranır, biraz önce arasaydın ya, ben şimdi nasıl yapacağım?” kısmını hızlıca geçip, mesai arkadaşlarıma haber verip 20 dakikada çocuğu okula yetiştirip işe geri dönüyordum ki; yolda gördüğüm patlak topla oğlumu hatırladım ve burnumun direği sızladı.🥹 “Topun sahibi çocuk üzülmüş müdür? keşke burda olsa da ona top alsam” diye kendi kendime konuştuğumu farkedince; kendi kahkahama uyandım ve annem gibi “ahhh analık” derken buldum kendimi😃😃
Bu duyguyla ilk Zeynep’ime hamileyken tanışmıştım ki hamile olduğumu bilmiyordum bile. Eyüp’teki evimin önüne pazar kuruluyordu. Bazen camdan izlerdim o telaşı. Birgün pazarcı dolanıyor,zillere basıyor. Park etmiş aracın sahibini arıyor. Bulamadı ve tezgahını açamıyor. Ben oturdum ağladım. “Yazık değil mi adama” diye🥹 Ama bilmiyorum niye böyleyim. Sonra akşama doğru bir yere gideceğim dışarı çıktım. Baktım küçük bir kedi. Ben başladım gene ağlamaya “nerde bunun annesi” diye.🥴
Sonradan anladım bu ağlamalarımın sebebini ve sonrasında da bir daha ben eski ben olamadım☺️☺️
Anneler gününü uğurlamışken bana göre annelik yüreğini dışarıda, küçük bir çocuğun avuçlarında taşımak. İlk o kalp atışlarını duyduğun andan itibaren o yürek artık senin yüreğin olmuyor. Yüreğini o minik yüreğe emanet ediyorsun ve birlikte atmaya başlıyorlar. Ve sadece kalbini değil zihnini de senden alıyor o minik. Ve artık zihninin bir alanı 7-24 o minik beden için çalışıyor, hiç ara vermeksizin…
Yani bir kere anne oldun mu artık sen o eski sen değilsin…
Geçmişler olsun…
Şükürler olsun…🥰🥰🥰