25.03.2024 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Okuyup yazarak kendine doğru yol alan biriyim. Ama kurmaca ile bir türlü barışamadım. Oysa ki metaforları kullanmayı çok severim. Nasıl da anlaşılır yaparlar konuyu bilirim.
Uzun zamandır anlatmak istediğim bir konu bana kurmacanın önemini bir kez daha gösterdi. Son okumalarım bana herkesin, hayatı bir okuma ve anlama dili olduğunu, hepimizin dilinin birbirinden farklı olduğunu, birinin hayat dilinin ötekine yabancı dil olduğunu ve herkesin hayatı ancak kendi diliyle yaşayıp, kendi diliyle anlayabileceğini öğretti. Ama biz çoğu zaman bir ötekine kendi dilimizi dayatırız ve kendi dilimiz üzerinden yargılamayı çok severiz karşımızdakini. Oysa herkes zihninin kendisine kurduğu dünyada, o dünyanın kendine has diliyle yaşar. Hatta bazen kendi dilimizi bile tam konuşamayız da çocuklaşarak kullanırız dili. Anlaşılmamız iyice zor olur o zaman da. Ben bunları nasıl anlatırım diye düşünürken kurmaca yetişti imdadıma ve o meşhur leylek ile tilkinin arkadaşlık hikayesi geldi aklıma. Hani birbirlerini yemeğe çağırdıkları ama kendi usulleriyle yemek ikram edip aç kaldıkları. Ben tam “hah tamam işte bu hikayedeki gibi, bak işte kurmaca çok önemli” derken, içimdeki diğer bir ses “ama eksik anlatmış” demeye başladı birden. Çünkü ben, bu hayatı okuma dillerimizin farkını anladıkça, birbirimize kendimizi açık bir şekilde anlatmamızın ve karşımızdakine de kendisini anlatma fırsatı vermenin önemini anladım. Leylek de keşke tilkiye açıkça “ben böyle yiyemem, benim derin bir kaba ihtiyacım var” deseydi de ders vermek için onu yemeğe çağırıp aç bırakmasaydı. İlla etki tepki üzerinden anlaşmak ve birbirimize bedel ödetmek zorunda değiliz. Konuşabiliriz de; duygularımız, düşüncelerimiz ve isteklerimiz hakkında. Bunlar bizi eksik yapmaz. Aksine kendini bilen yetişkinler yapar. Küsmek, tepki göstermek, misilleme yapmak asıl çocukça hareketler. İlişki karşı tarafın diline saygı duyarak, onu öğrenmeye çalışarak olur. Ki öğrenene kadar da farklı iletişim yolları denenebilir. Zaten iletişimin sadece %30u sözel, gerisi sözel olmayan iletişim. İnsanın yeter ki anlaşmaya gönlü olsun. Yanında duruşuyla, gözünün içine bakışıyla, anlamaya çalışmasıyla,emekleriyle de çok güzel konuşur insan vesselam.