01.08.2022 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Gene bir akşam üzeri
Ve ben gene güneşi uğurlamanın heyecanı ile plağımı açtım, her akşamki yerimi aldım.
Ama bu akşam uzun zamandır istediğim @izdihamdergi dergisini de eve gelmeden alabildim
Güneş bütün kızıllığıyla gökyüzünü kapladı.
Arka fonda “duyanlara duymayanlara” çalmaya başladı ve ellerim hızlıca sayfaları karıştırır gibi yapsa da gözlerim Bülent Parlak’ın yarım kalan şiirini, son izlerini arıyor sabırsızca, telaşla.
Zihnimde de arkadan Tarık Tufan’ın sözü çınlıyor;
“ İnsan tamamlanmamış bir cümledir.” diye
Tarık Tufan insana dair son noktayı koysa da ben sormadan edemiyorum;
“Bütün güzel insanlar yarım yaşamış ve hatta yarım gitmişken; tamamlanmak nasıl bir şey olabilir
yada mümkün müdür?” diye.
Giderken duvarda ceketinin,
masada çayının,
dolapta giyilmeyi bekleyen kıyafetlerinin olması,
okunacak kitaplarının,
gezecek ülkelerinin,
dokunacak yüreklerinin,
yiyecek ekmeğinin,
içecek suyunun,
izleyecek güneşinin,
basacak toprağının,
koklayacak çiçeklerinin,
büyütecek çocuklarının,
kavuşacak sevdiklerinin olması
yada ne bileyim bağırsağındaki yemeklerin bile sindirilmeden orda kalakalacak olması
insanın yarım kalması mı?
O zaman niye ki onca çaba…
Onca telaş…
Bu cümle tamamlanmayacaksa ve hep bir şeyler yarım kalacaksa, ben tamamlanmamış bir cümle isem neyle ve neden dolduruyorum bütün satırlarımı?
Ve nasıl her zaman ki yaptığım gibi gelip oturup;
bir akışın sıradan bir parçasıymış gibi hiç hayret etmeden kabul edip yapmaya devam edebiliyorum her zamanki rutinlerimi…
Oysa aşk hayretle mümkünmüş.
Ve hayat ta aşkla…
Hayretle kendine bakanlara selamla…