22.11.2021 tarihinde Intagram’ da yayınlanmıştır.
Uzunca bir zamandır boşluk kelimesine takıldım. Ankara’daki millet kütüphanesinin büyüklüğü ve mimarisi beni şaşırtınca ilk aklıma gelen bunun yapılabilmesi için önce burada bir boş alanın olması lazımdı ki içini bu yapıyla kat kat inşa etsinler oldu. Ondan beri de sürekli zihnim bu tarz düşünceler üretmeye başladı. Herşey tersiyle kaim deriz ya hep yokluğun tersi varlık. Ve ikisi içiçe geçmiş biri olmadan diğeri olmuyor,biri olunca da diğeri olmuyor. Her ne kadar kafa karıştırsa da bu durum dünya için böyle.O arsanın boş olması gerekiyor ki oraya birşey inşa edilsin. Varlığın şartı yokluk. Ama orda birşey var oldukça da yokluk gelemez. Bu bu dünyayadan olanlar için geçerli. Ama insan dünyaüstü bir canlı olduğu için ve bu dünyada sadece misafirlik edip sonsuzluğa susadığı için bizim varlığımızın şartı yokluğumuz değil. Ve varlığımız da yok olacağımıza delil değil. İnsan öyle bu dünyadan olmayan sadece burdan geçen bir canli ki bizim bedenimizin bu dünyadan gidecek olmasıyla yerinde boşluk bırakmamak bizim elimizde. Beden bu dünyadan olan buraya ait olan birşey. Aynı giysilerimiz gibi birgün bedenimizi de bırakıp giderken buralarda yerimizde bir boşluk kalmasın yaşamımız bir anlam ifade etsin istiyorsak güzellikler üretip çoğaltmalıyız. Biz her ne kadar bu yolculuk için bedenimize ihtiyaç duyup onu gördüğümüz için onu çok önemsesek te ruhumuz ve zihnimiz de bu yolculuğun en önemli varlıkları ve bazen bir acının yüreği öyle bir boşaltıp öyle bir dilsiz yapması gerekir ki o yürek yeniden inşaedilsin ve dile gelsin…Yani aslında acı çekip o yıkım olurken yüreğimiz kavrulsa yangın yerine dönse de bilmeliyiz ki o yüreğin inşası için önce o yürektekilerin yıkılması yüreğimizin acıdan bomboş olması gerekebilir bazen. Orda neyin inşa edileceğini bilmediğimiz için o dönemlerde sadece sabır ve tevekkül çok kıymetlidir.sonrasında o yürek şükür ve kanaatle öyle bir dolar ki bunlar nasibi olanın bu dünyada alabileceği en büyük lezzetlerdendir….velhasıl sonsuzluğu arzulayan gönüllerimiz için “baki kalan kubbede hoş bir Seda imiş”Bakinin gazeliyle hoş sedalar bırakmak dileğiyle…