25.06.2022 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Nasıl anlatılır bilmiyorum ve benim yeni yeni tam anlamaya başladığım bir konu.
Aslında kafamı hep karıştıran bir konu.
Bismillah deyip bir deneyeyim istiyorum,
anladıklarımı paylaşmayı.
Ve belki katkı sağlamak isteyen olur da tam pekişir, anlaşılır olur.
Dünya ve ahiret dengesini kurmada ince bir çizgi, derin bir anlayış farkı var.
İnsan kendi varlığının ve bu varlığının bu dünyada misafir olduğunun, aslında geçip gitmeye geldiğinin bilincine varınca; hem geçtiği yeri incitmez hem de bu geçicilikte gelip gidene üzülmez.
Burdan geçmeye geldiysek oturup beklemek olmaz.
Tabii ki geçmek için, hem de güzel geçip gitmek için uğraşmamız lazım.
Ama bizim geçici olduğumuz bir yerde her yaşananın da geçici olduğunu bilerek, gelene sevinmeyip gidene üzülmememiz lazım.
Biz ya elimizi eteğimizi çekiyoruz dünyadan yada kaptırıp gidiyoruz kendimizi dünyaya ve bize sunduklarına.
Düşünsenenize misafirlikteisniz ve size verilen acı ve tatlı ikramlıklara öyle taktınız ki ev sahipleriyle bağı kopardınız.
Sadece yiyip içip ikramlıklara hayran hayran bakıyorsunuz.
Yada gittiniz ama ikramlıklara arkanızı dönüp ben burda misafirim diye gene ev sahibini unuttunuz.
Oysa acısıyla tatlısıyla o yemeği yiyip muhabbetle o eve gelip gitmek vardı.
Görüp tadıp ama bırakıp çıkacağını bilerek.
İslam özünde denge dinidir.
Peygamberimiz anlatılırken de dünyevi işleri ve ibadetlerini nasıl bir dengede tuttuğu anlatılır hep.
Nerde okuduğumu tam hatırlamıyorum ama olgunlaşmayı “gelene sevinmemek gidene üzülmemek” olarak okumuş ve zamanla anlamaya başlamıştım.
Aslında bunun altında kabul ve şükür yatıyordu gene.
Gelenin de gidenin de olması gerektiği gibi olduğunu bilerek Rabbe teslim olduğumuzda, kendimizin gelip geçici olduğunu yürekten hissediyoruz ve yolculuk anlam kazanmaya başlıyor.
Eskiler bunun bilincine varıp dillerine “bu da geçer ya Hu” deyimini yerleştirmişler.
Varlık zamanı geçiciliğini bilip kendilerini varlığa kaptırmayıp şükür hali ile nimetin hakkını vermişler.
Yokluk zamanında da gene geçeceğini bilip Rabbe sığınıp, sabırda teselli bulmuşlar.
Ve insanın dilinde en çok ne varsa kalbinde de o olmaya başlıyor.
Gönülden her şeye “bu da geçer ya Hu” diyerek yola devam duasıyla…