30.12.2021 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Hatır…
Unuttuğumuz bir kelime…
Bu aralar sürekli karşıma eşyaların değeri ile ilgili yazılar çıkıyor. Tüketim toplumu olduğumuz bir zamanda ne mekanların ne zamanın ne de eşyanın hatırı yok artık yüreklerimizde…
Oysaki dünyaya gelir gelmez ilk öğrendiğimiz yada öğrenmemiz gereken bağlanmak değil miydi?!
Annemizi sevmemiz de biraz bundan değil miydi ve ilk ona bağlanmadık mı bu hayatta..
Nasıl oldu peki bu..
Emekle…
Annemiz bize zaman ayırdı emek verdi sevgi verdi sabır gösterdi..
Hem yüreğimize hem bedenlerimize dokundu..
Gözümüz kulağımız elimiz ayağımız oldu biz bunları tek başımıza faydalı bir şekilde kullanana kadar..
Sonra ayrılma geliyor…
Ama bu ayrılık bize annemizi, onun bizim üzerimizdeki hatırını unutturuyor mu..
Peki ömür denen zaman geçerken hayatımıza giren bize yoldaşlık eden eşyaların hiç mi hatırı yok artık bu çağda…
Oysa eski evlerdeki o ruhu veren o birlikte yol alınan eşyalar değil miydi?
O mekanlara o eşyalara o ruhu veren yaşanmışlıklar değil miydi? Yaşamak İçin geldiğimiz var olma çabası verdiğimiz bu dünyada varlığımıza yaşamımıza yoldaş olan her şeyi nasıl kolay silip atar olduk…
Her tükettiğimiz nesne ile ruhumuzdan bir şeyler eksildi eksiliyor…
Eşyaya ehemmiyet vermek ona madde olarak anlam yüklemek değil aslında.. onunla beraber yaşanılanlara muhabbet ve Özlem duymak…
Babanın köstekli saatini sevmen onu babanın yıllarca kullanmasından değil mi? Onun babanla yaşadıklarını kulağına fısıldamasından değil mi?
Emektar demek istiyorum ben de artık bir eşyama bakınca… ne günler gördük hatırlar mısın demek istiyorum.. şu duvarların dili olsa da konuşsa demek istiyorum… artık almak istemiyorum yeni bir şeyler anlık hevesle… sahip çıkmak istiyorum elimdekilere..
hatırını bilmek istiyorum yaşanmışlıkların, bana bu yolculukta eşlik edenlerin…
Bir gün benim yolculuğum bitince, cümlelerim tükenince hatıralar ve onları hatırlatanlar bırakmak istiyorum çocuklarıma.. bakıp gören dokunan seven kıymet bilenler olmalarını umarak…