19.07.2022 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Kızımın mutlaka oku demesi üzerine aldım ve soluksuz okudum.
Karmaşık duygular bırakıyor geriye.
Hüzün, acı, sevinç, azim, umut, korku, öfke ve başka birçok duyguyu birlikte yaşatıyor…
Ama ben bu ara insanın kendini kabulüyle ilgili çok kafa yorduğum için en çok bu açıdan bakıp etkilendim.
Hiç bir ağaç kökleriyle bağlı olmaktan şikayet edip köklerini kesmeye çalışmaz.
Aksine güçlendirmesi gerektiğini bilir.
Balıklar uçamacağını bilir.
Kediler de yüzemeyeceğini.
Ama insanoğlu kendini tanımaya kendi sınırlarını ve gücünü bilmeye ya hiç uğraşmıyor yada bu ileri yaşlara kalıyor ancak.
İnsan gerçekten geç gelişip geç farkındalıklar geliştirebilen bir varlık.
Tam anlamıyla olgunlaşmamız zaman alıyor.
Beden ve zihin olarak hızlı büyüsek te ruh dünyamız ve farkındalıklarımız hep ileri yaşlara kalıyor.
Kitap içinde bir cümle;
“genç hanım kendinize acımaktan vazgeçin”
beni bir sarstı.
Gerçekten zor durumdaki bir çocuğa bunu söylemek bende birçok sorguyu beraberinde getirdi.
Ama her şeye rağmen bu çocuğa durumunu kabul ettirmek, bununla nasıl yaşayacağını ve kendi güçlü yanlarını öğretmek o kadar önemli ki!
Bu cümle kulağa acımasızca gelse de gerçeklikle yüzleşmek gerekiyor.
Hepimizin kendi gerçeklerimizle yüzleşmemiz ve kabul etmemiz gerekiyor…
Biz bazen merhamet ve dertleşme diye acılarımıza öyle bir kapılıyoruz ki ömrümüzün geri kalanında sürüncemede yaşıyoruz.
Hatta o kadar ileri gidiyoruz ki acıdan beslenmeye başlıyoruz…
Bizim gibi toplumlar bu yüzden ağıtçılarını bile var etmişler.
En çok ağıt yakmayı sevdiğimiz için belki de…
Merhamet bizim toplumuzun gerçekten en güzel özelliği…
Ama onun da fazlasının zararlarını görüyoruz işte …
Denge çok önemli.
Her anımızda itidali nasip etsin Rabbim…