22.06.2022 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Öyle bir düşüyoruz ki dünya denen misafirhanemize; tutunmak istiyoruz elimizin uzandıkları, gözümüzün gördüklerine…
Kontrol etmek istiyoruz. Neredeyiz, neyiz bilmek istiyoruz. Kontrolü kaybetmekten, kaybolmaktan çok korkuyoruz. Bazen de öyle korkuyoruz ki korkularımızın esiri oluyoruz. Kontrol edemediklerimizin acısını kontrol ettiklerimizden alıyoruz…
Bir çocuk düşünün. 6-7 yaşlarında ve annesinden uzakta kalmak zorunda bir dönem. Ama özlüyor annesini ve onun yanında olmak istiyor. Ama olmuyor, yapamıyor, kontrol onda değil. Ne mi yapıyor bu küçük kız? Kontrol edebileceği şeylere tutunarak yeniden kontrolü ele almaya çalışıyor. Yemeklerini yemeyerek direniyor. Ama bilerek yapmıyor bunu. Çünkü gücü sadece buna yetiyor…
Dün böyle bir kız çocuğu hastam karın ağrısı ve mide bulantısı ile tekrardan geldi. Muayenesi ve tetikleri gene normaldi. Hikayesini duymuştum büyükannesinden. Biraz sohbet etmek istedim o yüzden ve açlıktan karın ağrısı, bulantısı olduğunu anladım.
Dedesi “yediremiyoruz ne yaparsak yapalım” dedi.
“Çok mu özledin anneni” dedim” ve göz göze geldik.
“Evet” dedi.
“Haklısın“ dedim.
Özlemek zor. Hele bu yaşta özlemle baş etmek çok daha zor.
“Annen de seni çok özlüyordur. Ve o geldiğinde sana sımsıkı sarılmak isteyecek. Bunun için güçlenmen lazım. Yemeklerini yiyerek ve resimler yaparak annene hazırlık yapalım olur mu? dedim.
Anlaştık ve ayrıldılar…
Bizim de böyle bir şeylerden kaçıp yanlış sığındığımız limanlarımız var. Bu sebeple kaçmayıp, bahanelerimize sığınmayıp, yüzleşerek acılardan geçmemiz lazım.
Yoksa kaçarken yanlış tutunduklarımızın bilmeden esiri oluruz ve kaybeden sadece biz oluruz.
Hayat kendini gerçekleştirmekse, neyi neden yaptığımızı bilerek bunu yapabiliriz ancak…
Kendini arayan, acılarından geçerek öğrenen, bahanelerine sığınmayan, yüzleşebilen ve kendini bularak bu dünyadan geçenlere selam olsun…