16.01.2024 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Kış saati uygulamasına geçilmemesi zorluyor. Karanlıkta yollardayız çoluk çocuk. Her sabah çocukları bıraktıktan sonra güneşin doğuşunu seyrediyorum dikiz aynamda. Köşe kapmaca oynuyoruz onunla. Binaların arkasına gelir de kaçırırsam diye korkuyorum. Çok yüksek binalar, ufku görmeden, güneşi aralıklardan, ya da camlardaki yansımalarından ancak görerek yaşıyoruz.Ama o bana ceee yapıp aradan çıkıverince dünyalar benim oluyor. Göğü ve ufku seyretmek sonsuzluğu hatırlatıyor ve umut veriyor aslında insana. Ama kapattılar işte saçma binalarla.Ne çok şeyden mahrum ettiler bizi.
Bugünse yağmur vardı, güneşi hiç göremedim hava hep karanlıktı. Ahmet Kaya eşlik etti her cama düşen damlaya “ merhaba soylu sevdam merhaba” dedikçe o, benim içimi her şeye rağmen yaşama sevinci kapladı. Gazzede soykırımın ortasında evlenen çiftin ve ilk adımlarını atan bebeğin sevinci kapladı yüreğimi. Başaramayacaklar dedim. Bizden insanı ve yaşamı sevme duygusunu alamayacaklar. Çünkü biz bu hayatın sahibine iman ettik. Ondan geldik ve Ona gidiyoruz biliyoruz. Gene o güzel insanlar duruşlarıyla bana anın hakkını vermenin önemini hatırlattı.
Aslında dünyaya geldiğimizde biliyorduk. Bütün çocuklar da biliyor. Hatta hayvanlar bitkiler de hala biliyorlar. Bizim unuttuğumuz, anda ve anın kıymetini bilerek, hakkını vererek yaşamayı biz yetişkinler dışında herkes biliyor. Oysa bizler her şeyi bildiğimizi düşünerek dayatıyoruz çocuklara, gelecek ve geçmiş uğruna bugünü unutmayı. Keşke unutmasak unutturmasak o kıymetli bilgeliği. Biz doğum kanalına girdiğimizde biliyorduk üzerimize düşeni yapıp devam etmeyi. İlk adımlarımızı attığımızda da ve hatta ilk düştüğümüzde de biliyorduk düşmenin değil de devam etmenin önemli olduğunu. Şöyle mi olur böyle mi olur demeden, zihnin tuzaklarına kapılmadan gerekeni yaptığımızda biliyorduk bizim sadece yolda olmaktan mesul olduğumuzu.
Zihinsel faaliyetlerimiz geliştikçe kapıldık zihnin tuzaklarına. Oysa zihin de beden ve duygular gibi sadece kullanmamız için bir araçtı. Ona esir olmaktan kurtulup bilincimizi devreye soktukça özgürleşiriz. Biz ne duygularımız, ne bedenimiz ne de düşüncelerimiziz. Biz bunların üstünde ve bunları kullanan bilinciz. Bilenlere selam olsun.