28.05.2023 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Öyle yaralıyız ki gönüllerimiz yangın yeri. Param parçayız ve hep bir kan damlayan yerlerimizi pansuman ederek günü kurtarıyoruz. Öyle kırılganız ki kimsenin gözünün içine bakamıyoruz, kimseyi korkusuzca, coşkuyla sevemiyoruz. Hep neye, nasıl kırılacağımızı, nerde, ne zaman, nasıl terk edileceğimizi planlıyor zihnimiz. O kadar eminiz ki sevilmediğimizden, bizi kimsenin gerçekten olduğumuz gibi sevemeyeceğinden, o yüzden hep başkası gibi olmaya çalışıyoruz. Kafamızda kurduğumuz ideal insana ulaşmaya çalışmaktan yorgun düşmüşüz. Elimizde olduğunu düşündüğümüz ne varsa sıkı sıkı tutunmuşuz kaybedeceğiz korkusundan, nefes aldırmıyoruz onlara. Eleştirip duruyoruz, sürekli korkularımızı, eksikliklerini, neyi daha fazla yaparlarsa sevgisine inanacağımızı planlıyor zihnimiz ama karşımızdakine de söylemeden, tepkisel bir korkuyla umuyoruz sadece.Biz böyle şekillendirmeye çalışılarak şartlı sevildiğimizden, bildiğimiz tek sevme şekli bu.Kendimize yaptığımız acımasızlıkla davranıyoruz sevdiğimizi sandıklarımıza da. İzin vermiyoruz çiçek açsınlar nefes alsınlar. İzin vermiyoruz kendimize rengarenk çiçekler açalım nefes alalım,koşulsuz sevelim sevilelim.Korkularımızın kaygılarımızın esiriyiz.
Ya bu korkular kaygılar nasıl oluştu? Zihnimiz inşa etti onları. Peki zihnimizi nasıl kontrol ederiz? Ya da zihnimizdeki düşüncelerin ne kadarı bizim? Bilincimizle mi şekillenir düşüncelerimiz? Bilinç dışımız ne kadar etkili bu düşüncelerde? Ya da diğer organlarımız gibi çalışan bir organ olan zihnimiz hastalanmış ve sağlıksız düşünceler üretmeye başlamışsa, bunları hastalıklı düşünceler olarak değil de bizi biz yapan düşünceler gibi kabul etmemiz gerektiğini kim söylüyor?
Her şeyi kişisel algılıyoruz ve benliğimize saldırı sanıyoruz. Kırılıyoruz
Aramıza ördüğümüz duvarlarımızı göğe yükseltiyoruz. Yetişkin bireyler gibi değil davranışlarımız. Küçük, tepkisel çocuklar gibiyiz. Sürekli kendini annesinin gözünde doğurmaya çalışan,hırçın küçük çocuklar gibiyiz. Büyütemiyoruz ruhumuzu. Büyümemize izin vermeyen bir topluma doğduk ve göbek bağlarımızı koparmayı saygısızlık, vicdansızlık sanıyorlar
Oysa vakit,durup ince şeyleri anlama vakti
Vakit gönüllerimize dönme vakti
Vakit bizim vaktimiz