18.08.2023 tarihinde Instagram’ da yayınlanmıştır.
Küçüğüm daha, maksimum 7-8 yaşlarındayım. İki katlı müstakil bir evin giriş katında oturuyoruz. Evimizin bahçeye açılan iki giriş kapısı var. Birinin önünde kanaviçe işlemeli örtülerin ve her an üzerine kafanı koyup uzanabileceğin örgü kırlentelerin olduğu bir somya var. Öğleye doğru galiba saat. Güneş dikleşmeye başlamış ve evin içine sızıyor dalga dalga. Hafif rüzgar var, perdeyi oynatıyor. Ben somyanın üzerine yatmış, gözlerimi kapatmışım. Güneşin göz kapaklarımdan sızıp kapalı gözlerimin karanlığını kızıla çevirmesinin heyecanıyla gülümsüyorum. Rüzgarın hafif hafif esmesiyle perde yüzümü gıdıklayarak süzülüyor. Mutluluğu hissettiğimi ve anın tadını deli gibi çıkardığımı hatırlıyorum. Ağzım kulaklarımda. Gözlerden ırak uzanmışım somyaya, ellerim başımın altında dalmışım hayallere, güneş kıpkırmızı yapmış göz kapaklarımın altını, rüzgar ılık ılık esiyor ve ben zaman hiç geçmesin istiyordum ki benim aylak aylak yatmamı görüp rahatsız olan çalışkan bir arı gelip beni gafil avlayarak sokmaz mı kolumdan? Fırladım yerimden hemen. Sonrasını hatırlamıyorum. Öyle sızlanan bir çocuk değildim. Canımın acımasını öyle çok büyütmezdim. Sonrasında da hep öyle oldum. Ağladım zırladım belki ama öyle kimselere söylemedim. Kendi içimde halletmeye çalışırım çoğunlukla.
O zaman öğretti bana o arı, hayatın öyle sadece mutluluk ve haz olmadığını, acıyla tatlının hep bir arada olacağını.
O gün ayrıca huzurun doğa ile uyumda olduğunu da anladım. İnsanın doğadan soyutlanamayacağını. Ne zaman canım yansa, buldum kendime kuytu ve sert rüzgarların estiği yerler. Her yüzüme çarpıp giden rüzgarın içimdeki acıları da alıp gideceğini biliyordum. Her kendimi kaybedecek kadar içim üşüdüğünde de gözlerimi kapatıp güneşe döndüm yüzümü, o kızıllık, göz kapaklarımdan süzülüp ısıtsın diye yeniden gönlümü.
Mutluluk demiyorum, mutluluk gelip geçici anlarda gizli, aynı acı gibi. Ama huzur, o çok başka. O insanın gönlünde. Ve o gönlün çevresi ile uyumunda gizli. Her ne kadar ayaklarımızla basıyormuşuz gibi olsak ta dünyaya, asıl gönlümüzle yol alıyoruz. Gönül görmek, bilmek, bilinmek istiyor. Onu susturdukça daralıyoruz aslında. Rabbin mekanını bilip sahip çıkanlara, hayata gönülden bakabilenlere selam ile…